Yeme bozuklukları, genel olarak, içerisinde sağlıksız beslenme davranışlarını, çok fazla veya çok az yemeyi ve beraberinde beden şekline ve ağırlığına yönelik yoğun kaygı duymayı barındıran sorunlardır.1 Bu sorunlar hem fiziksel hem psikolojik sağlığı olumsuz etkiler. Tedavi edilmedikçe yeme bozuklukları, kişinin aile, iş, okul, sosyal, sağlık gibi hayatının farklı alanlarında sorunlara sebep olur.2
Yeme bozuklukları kilo sorunları ve sorunlu yeme davranışlarına göre kendi içinde farklı türlere ayrılır. Yaygın görülen yeme bozuklukları şunlardır:
Şimdi hepsini kısaca tanıyalım.
Anoreksiya nervoza, kilo almaya yönelik hissedilen yoğun kaygı sonucu kişinin besin ve enerji alımını kısıtlamasıyla vücut ağırlığında önemli düşüşe sebep olan bir yeme bozukluğudur.3 Anoreksiya nervoza sorunu olan kişiler açlık hissetse de yemek yemeyi reddederler. Kilo almaktan yoğun kaygı duyarlar ve yemek yemekten olabildiğince kaçınırak besin alımını katı bir şekilde kısıtlarlar. Ayrıca ağır ve uzun süreli egzersizlerle ve tekrarlayıcı bir şekilde vücutlarını kontrol ederek kilo alımına yönelik kaygılarını azaltmaya çalışırlar. Ne kadar zayıflasalar da tatmin olmazlar.4
Bulimiya Nervoza aşırı yeme atakları ve bu yeme ataklarını takiben gelen kusma gibi telafi davranışlarının görüldüğü önemli bir yeme bozukluğudur.5 Bulimia nervoza sorunu olan kişiler tıpkı anoreksiya nervozası olan kişiler gibi kilo almaya ve vücut ölçülerindeki değişimlere yönelik yoğun kaygı duyar. Kontrol edemedikleri yeme atakları sonrasında kilo almaya yönelik duydukları kaygı sebebiyle aldıkları kalorileri telafi etmek için birtakım sağlıklı olmayan yollara başvururlar. Yeme atakları sonrası en sık görülen davranışları kendilerini kusturmaktır. Kusmanın yanında hızlı kilo vermek için hekim yönlendirmesi olmadan çeşitli ilaçlar kullanarak veya çok yoğun spor yaparak aldıkları kalorileri telafi etmeye çalışırlar.6
Tıkınırcasına yeme bozukluğu, kısa bir süre içinde aşırı miktarda yemek yeme ve bunu dizginleyememenin hakim olduğu bir yeme bozukluğudur.7 Kişi tıkınırcasına yeme bozukluğu yaşıyorsa aç olmasa da aşırı miktarda ve kendisini rahatsız hissedecek tokluk seviyesine gelene kadar yer. Yemek yerken kişi kendini rahatlamış hissedebilir ancak yeme atakları sonrasında bu denli yediği için suçluluk duyar.8 Tıkınırcasına yeme bozukluğunu bulimiya nervoza’dan ayıran nokta, her ikisinde de kısa süre içinde aşırı düzeyde besin alımı şeklinde yeme atağı görülse de, bulimiya nervoza sorunu yaşayan kişiler sonrasında kusma gibi davranışlarla yeme ataklarını telafi etmeye çalışırlar. Ancak tıkınırcasına yeme bozukluğu yaşayan kişiler yeme atakları sonrası genellikle bunu telafi edecek şekilde davranmazlar.7
Pika besin değeri olmayan, yiyecek olarak düşünülmeyen ürünleri yeme davranışı görülen bir yeme bozukluğudur. Bu sorunu yaşayan kişiler boya, peçete, toprak, kumaş, kül gibi besin niteliği taşımayan hatta zararlı olabilecek ürünleri yerler. Çocuğundan gencine, gencinden yaşlısına farklı yaş grubu kişilerde Pika görülebilir.9 Pikanın sebeplerine yönelik güncel araştırmalar farklı etkenler belirledi. En çok kabul gören görüş demir, çinko gibi mineral eksikliklerinin yanında psikolojik sorunların da pikaya yönelik ciddi bir etken olduğu yönündedir.10
Duygusal yeme, kişinin yiyecekleri fizyolojik açlığı için değil sıkıntı hissinden kurtulmak, daha iyi hissetmek ve kendisine sıkıntı veren birtakım duygularda azalma sağlamak amacıyla (örneğin kaygı, öfke, üzüntü gibi) tüketmesidir.11 Duygusal yeme sorunu yaşayan kişi kendisine sıkıntı veren duygulardan kaçınmak için yiyecekleri kullanır. Tercih ettiği yiyecekler genelde şekerli veya kalorisi çok yüksek yiyecekler olur. Kişi duygularını yönetmek için yiyerek kısa süreli bir rahatlama sağlasa da sonrasında bundan pişmanlık ve suçluluk duyar.
Obezite, sağlık için tehdit oluşturacak düzeyde kilolu olma halidir. Kilonun boya göre oranını gösteren vücut kitle endeksi 25’in üzerinde ise kişi fazla kilolu, 30’un üstünde ise obez olarak kabul edilir. Tüketilen kalori ile harcanan kalori arasında aşırı dengesizlik olduğunda obezite ortaya çıkar.12 Bazı psikolojik sorunlar fazla yemeye ve obeziteye yol açabildiği gibi, obezitenin tetiklediği birtakım psikolojik sorunlar da görülebilir. Yapılan araştırmalar, obezitenin depresyon riskini arttırdığını,13,14 normal kilolu insanlara göre obezite sorunu yaşayan kişilerin benlik saygılarının daha düşük olduğunu15, sosyal kaygı düzeylerinin yüksek olduğunu16 ortaya koymuştur.
Yeme bozuklukları tedavi edilmedikçe ciddi sorunlara yol açan ve hatta hayati tehlike yaratan sorunlardır. Dolayısıyla eğer herhangi bir yeme bozukluğu sorunu yaşıyorsanız geç kalmadan tedaviye başvurmalısınız. Yapılan çalışmalar Bilişsel Davranışçı Terapi’nin yeme bozuklukları tedavisinde etkili bir tedavi olduğunu ortaya koymuştur. 17,18,19 BDT’nin özellikle davranışçı yöntemleriyle vücut kontrolünü sınırlama, düzenli yeme planı uygulama, gıda alımına yönelik kaygıyı yönetme gibi farklı birçok alanda çalışılır. Tedavide amaç kişinin vücut ağırlığı ve vücut şekline yönelik sağlıklı değerlendirmeler yapabilmesi, kişinin ideal kilosuna ulaşırken kilo almaya yönelik kaygısını yatıştırması, sağlıklı yeme düzenine sahip olması ve bunu sürdürebilmesidir.
Ekibimiz Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu’nun BDT Eğitimlerini tamamlamış, süpervizyonu altında klinik deneyim kazanmış, geliştirdiği model çerçevesinde çalışan klinik psikologlardan oluşmaktadır.
Prof. Dr.
Klinik Psikolog
Dr. Klinik Psikolog
Klinik Psikolog
Klinik Psikolog
Klinik Psikolog
Klinik Psikolog
Klinik Psikolog
Psikolog
Psikolog