Duyguların uçlarda deneyimlenmesi nedeniyle iki uçlu bozukluk olarak da bilinen bipolar bozukluk, kişinin iki farklı duygu durumunu dönemsel veya anlık değişimlerle deneyimlediği bir sorundur. Kişi duygusal olarak yükseldiği aşırı aktivitelerde bulunduğu mani ve hipomani dönemini, çökkün hissettiği aktivitelerinin kısıtlandığı depresif dönemini veya bunları karma olarak deneyimlediği dönemleri yaşar.1
Dönemsel veya ani duygu durum değişimleri kişinin olumsuz sonuçlarla karşılaşmasına neden olabilir. Kişinin; uyku düzeni bozulabilir, aksiyon almasını ve aktivitelerini etkileyecek enerji düşümüne neden olabilir, gerçekçi düşünmesini etkileyebilir ve davranışlarını etkileyecek yanlış kararlar almasına neden olabilir. Tüm bunların sonucunda kişi bireysel, sosyal, akademik ve mesleki yaşam alanlarında sorunlarla ve sıkıntılarla karşılaşabilir. Bipolar bozukluk her yaşta görülebilir ancak yapılan çalışmalar bipolar bozukluğu olan kişilerin %70’inden fazlasının bozukluk özelliklerini 25 yaşından önce gösterdiklerini bulmuştur.2,3
Bipolar bozuklukta gözlemlenen hipomani ile mani dönemlerinin ve depresif dönemin belirtileri ayrışmaktadır. Buna göre kişinin hipomani ve mani dönemlerinde deneyimleyebileceği belirtiler:4
Hipomani ve mani dönemlerinde aynı belirtiler görülse de ikisi arasındaki temel fark hipomani döneminde belirtilerin daha hafif görülmesidir. Dolayısıyla bu dönemde görülen belirtiler kişinin yaşamını daha az etkiler.
Bipolar bozukluğu olan kişinin depresif döneminde deneyimleyebileceği belirtiler;4
Kişinin hipomani, mani ve depresif dönemleri belli olaylar ve durumlar tarafından da tetiklenebilir. Bazı ilaçların kullanımı, alkol ve madde kullanımı, travmatik olaylara maruz kalmak veya birtakım tıbbi durumlar kişide bipolar bozukluk dönemlerinin ortaya çıkmasında rol oynayabilir.
Bipolar bozukluğun neden olduğu sorunların ve sıkıntıların sürmesi kişinin deneyimlediği mani ve depresif dönemlerinde sergilediği davranışlarla ilintilidir. Kişi mani döneminde yükselen özgüvenle birlikte dürtüsel davranışlar sergiler. Kişi çok para harcayabilir, rastgele cinsel ilişkiye girebilir, yüksek risk taşıyan pervasız davranışlarda bulunabilir. Kişi bu davranışları sergilediğinde anlık olarak keyif alır, iyi hisseder ve/veya çevresi tarafından kabul ve onay alabilir. Ancak davranışlarının sonucunda kişi hayatının çeşitli alanlarında sorunlarla ve sıkıntılarla karşılaşır.
Depresif dönemde de çökkün his, istek ve zevk kaybı kişinin davranışlarına yansır. Kişi kendini sosyal hayattan, sevdiği aktivitelerden, iş veya okul sorumluluklarını yerine getirmekten alıkoyar. Bu şekilde kişinin hayattan aldığı zevk de giderek azalır.
Bipolar bozukluk tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini bozan zorlayıcı bir sorundur. Tedavide ilaç kullanımı, uzun yıllar boyunca yaygın tedavi yöntemi olarak kullanılsa da ilaç tedavisinin tek başına etki sağlamadığı ve sorunun tekrar etme oranını artırdığı 20. yüzyılın sonlarına doğru yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur.5, 6 Bununla birlikte tek başına ilaç tedavisinin kişinin bireysel, sosyal, mesleki ve akademik alanlarda yaşadığı sorunlara ve sıkıntılara yönelik gelişim sağlamadığına yönelik bulgular da mevcuttur.7
BDT yani açılımıyla Bilişsel Davranışçı Terapi, bipolar bozukluk tedavisinde etkili olduğu yapılan araştırmalarca gösterilen ve bu sorunun tedavisi için önerilen kanıta dayalı tedavi yaklaşımlarındandır.8,9 Ayrıca bipolar bozukluk tanısına yönelik BDT tedavisi alan kişilerin yaşadıkları sorunlarla tekrar karşılaşma (nüks) oranlarının düşük olduğu bulunmuştur.10 BDT’nin davranışçı teknikleri kişinin depresif ve mani dönemlerinde sorunlarla karşılaşmasına neden olan davranışlara odaklanır.
Bipolar bozukluk sorunu için BDT tedavisine başvuran kişinin depresif ve mani dönemlerinde sergilediği davranışları ve davranışların işlevini belirlemek önemlidir. Bunun için terapist danışanla iş birliği içinde sorunun nasıl sürdüğüne yönelik bir kavramsallaştırma (formülasyon) hazırlar. Bu noktada kavramsallaştırma dönemlere göre ayrıca ele alınır. Depresif dönemde kişinin sorunu sürdüren azalmış davranışlarına odaklanarak davranış etkinleştirme sağlanır. Bu sayede kişinin yaşadığı sorunlara ve sıkıntılara yönelik doğru baş etme stratejileri geliştirerek depresif kısır döngüden çıkması sağlanır. Mani döneminde kişinin sorunlarla ve sıkıntılarla karşılaşmasına neden olan dürtüsel davranışlarının önüne geçmesi hedeflenir. Kişinin dürtüsel davranışlarını kestiğinde ortaya çıkan duygulara ve düşüncelere karşı tolerans kazanması sağlanır. Bu sayede kişi mani döneminde karşılaştığı sorunlara karşı doğru baş etme stratejileri geliştirir.11
Ekibimiz Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu’nun BDT Eğitimlerini tamamlamış, süpervizyonu altında klinik deneyim kazanmış, geliştirdiği model çerçevesinde çalışan klinik psikologlardan oluşmaktadır.
Prof. Dr.
Klinik Psikolog
Dr. Klinik Psikolog
Klinik Psikolog
Klinik Psikolog
Klinik Psikolog
Klinik Psikolog
Klinik Psikolog
Psikolog
Psikolog