Yaygın anksiyete bozukluğu (YAB), kişinin hayatının çeşitli alanlarıyla ilgili, olabilecek en kötü sonuçları ya da başına gelecek olayları kontrol edemeyeceğini düşünerek, yoğun kaygı duyduğu bir psikolojik sorundur. Günlük yaşamda, her insanın belirli düzeyde kaygı duyması ve endişelenmesi normal olsa da; yaygın anksiyete yaşayan kişiler, diğer herkes için sıkıntı yaratabilecek konular (örn. iş, okul, maddi durum, sağlık, sosyal ilişkiler) karşısında daha fazla kaygı duyar ve endişelenir.1
Yaygın anksiyete bozukluğunda kişi birtakım belirtiler deneyimler:1
Bu belirtilerin sıklığı, süresi ve şiddeti kişiden kişiye farklılık gösterebilir.
Yaygın anksiyete bozukluğu komplike bir sorundur. YAB’ın ortaya çıkmasının çeşitli nedenleri ve risk faktörleri olabilir. Bunlar genetik ve biyolojik özellikler, psikolojik ve çevresel faktörler olarak sıralanabilir.2
Amerikan Psikiyatri Birliği'nin (APA) "Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı" (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders - DSM), yaygın anksiyete bozukluğu için tanı kriterleri tanımlamıştır. DSM-5’e göre yaygın anksiyete bozukluğunun tanı kriterleri:1
Yaygın anksiyete bozukluğunu tespit edebilmek için belirtilerin süresi, sıklığı ve şiddeti hakkında kapsamlı değerlendirme yapılması gerekir. Bu değerlendirme, psikolog veya psikiyatrist gibi ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar tarafından yapılır. Değerlendirme yapılırken detaylı klinik görüşme büyük önem taşır. Bunun yanı sıra, anksiyete ölçekleri ve diğer psikolojik değerlendirme araçlarından da faydalanılabilir. YAB hakkında detaylı ve doğru bir değerlendirme yapılması, soruna yönelik etkili bir tedavi planı hazırlamak açısından önemlidir.
Birçok anksiyete sorununda olduğu gibi yaygın anksiyete bozukluğunda da kişi, belirsizliğe tahammül etmekte zorlanır. Belirsiz durumlar karşısında ne yaşayacağından ve bu durumlarla nasıl baş edebileceğinden ‘’emin olamaz’’. Bu sebeple, belirsizlik ile karşı karşıya kaldığında yüksek düzeyde kaygı duyar ve birtakım fiziksel belirtiler (örn. kas gerginliği, ağrılar) deneyimler. Belirsiz durumlarla ve olabilecek olumsuz sonuçlarla baş edebilmek için zihninde senaryolar kurarak, aşırı plan yaparak bu durumlara karşı hazırlıklı olmaya çalışır. Bunun yanı sıra, tehdit algıladığı belirli durumlara hiç girmez ya da belirsizliği giderebilmek ve emin olmak amacıyla birtakım kontrol davranışları sergileyebilir. Bütün bunlarla, başına gelebilecek olumsuz sonuçlara karşı hazır olduğunu ve ‘’felaketleri’’ engellediğini düşünür. Böylelikle kaygı o an için azalır, ancak bu azalma uzun vadede kalıcı değildir. Çünkü kişi, plan yapmadığı ve hazır olmadığı durumlarla her karşılaştığında, tekrar kaygılanır ve yine kafasında senaryolar kurarak ya da çeşitli kaçınma davranışlarıyla bu kaygıyı azaltmaya çalışır. Kaçındığı sürece kişinin günlük hayatı kısıtlanır, anın getirdiklerine odaklanamaz ve yaşam doyumu düşer.3,4
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), yaygın anksiyete bozukluğunun tedavisinde etkili bir tedavi yaklaşımıdır.3,4,5,6 Kişiye göre değişmekle beraber BDT ile 12-15 seans arasında iyileşmenin sağlanması hedeflenir.4
Tedavi sürecinde kişinin belirsizlikle ilişkisinin değişmesi, belirsizliğe toleransının artması ve böylelikle belirsiz durumlar karşısında yaşadığı endişenin ve kaygının azalması hedeflenir. Bu hedef doğrultusunda kişide yoğun endişe ve kaygı yaratan durumlar belirlenir. Danışan ve terapist iş birliği içerisinde, kişide kaygı yaratan durumların adım adım üstüne gitmesine yönelik egzersizler planlanır. Egzersizler sırasında kişi, karşılaşmaktan kaçındığı olumsuz sonuçların ne kadar sıklıkla meydana geldiğini gerçekçi bir şekilde görür. Bu sonuçlarla karşılaştığında, gerçekten ‘’felaket’’ mi, yoksa baş edebileceği durumlarla mı karşı karşıya olduğunu deneyimleme fırsatı elde eder. Bu sayede gerçekçi değerlendirme yapabilir ve etkili baş etme becerileri kazanır. Aynı zamanda kişi, kaygıyı etkili bir biçimde yönetmeyi öğrenir. Böylelikle belirsizliğe tahammülü artar ve kaygıya tolerans kazanır. Tedavi sona erdiğinde kişinin süreç içerisinde öğrendiği etkili baş etme becerilerini uygulamaya devam etmesi, psikolojik iyilik halinin kalıcı olmasını sağlar.7
Yaygın anksiyete bozukluğunun yönetimi ve desteklenmesi, kişinin semptomlarını azaltmak, işlevselliğini arttırmak ve yaşam kalitesini iyileştirmek açısından önem taşır. Bunun için çeşitli stratejilerden faydalanılabilir. Nefes egzersizi, kas gevşetme egzersizleri ve anbean farkındalık yöntemleri kişinin stresini yönetmesine ve rahatlamasına yardımcı olur.
Kişinin yaşam tarzında yapacağı birtakım değişiklikler de YAB’ın yönetimine katkı sağlar.8 Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek, yeterli uyku, kafein ve alkol tüketimini azaltmak bu yaşam değişiklerine örnek gösterilebilir.9,10
Kişinin yaşamında yaptığı düzenlemeler, kaygı sorunuyla baş etmesinde yeterli olmuyorsa profesyonel yardım alması önerilir. Psikoterapi sayesinde kişi kaygıyı ortaya çıkaran durumlar karşısında etkili davranmaya başlar ve kaygıyı tolere edebilir hale gelir; böylece yaşamının çeşitli alanlarındaki işlevselliğini geri kazanır. Bütün bunlara ek olarak, YAB’ın yönetiminde aile ve arkadaşların vereceği sosyal destek de önemlidir. Kaygı sorunu yaşayan kişilerden oluşan destek gruplarına katılmak, kişinin anksiyete problemiyle baş etmesine yardımcı olabilir.
Yaygın anksiyete bozukluğu, toplumda yaygın olarak görülen bir psikolojik sorundur. Yapılan araştırmalar YAB’ın yaşam boyu yaygınlığının %5 olduğunu göstermektedir.11,12 Depresyon ve yaygın anksiyete bozukluğunun yaşam kalitesine etkisini araştıran bir çalışma, YAB’ın depresyona kıyasla kişilerin yaşam kalitesini daha fazla olumsuz etkilediğini raporlamıştır.13 YAB’ın görülme sıklığı; erkeklere kıyasla kadınlarda, ergenlere kıyasla orta ve ileri yaşlılarda daha yüksektir.14,15 Araştırmalar YAB yaşayan kişilerde en sık karşılaşılan komorbid sorunların, majör depresyon ve panik bozukluk olduğunu göstermektedir.16,17,18
Mert Bey, kendisinin ya da yakınlarının başına kötü bir şey gelmesiyle ilgili sürekli düşündüğünü, günün büyük çoğunluğunda farklı konularla (örn. iş, ilişki, sağlık) ilgili kaygı duyduğunu söyledi. Belirsizliğe ve sorun çıkabilecek her türlü duruma karşı tahammülü olmadığını ekledi. Bunlar artık kendisini çok yorduğu, sürekli gergin hissettiği ve iş yaşamında yapması gereken görevlerin aksamasına neden olduğu için terapiye başlamak istediğini belirtti. Özellikle eşinin başına kötü bir şey geleceğini düşündüğü durumların (örn. trafikte araba kullanması, uçakla seyahat etmesi) kendisinde yoğun kaygı yarattığını ifade etti. Eşi arabayla bir yere gideceğinde, onu sürekli arayıp iyi olduğunu kontrol ettiğini; hatta telefonuna eşinin konumunu takip eden bir uygulama indirdiğini söyledi. Uygulamada, özellikle eşinin hareket halinde olduğunu görmenin kendisini rahatlattığını belirtti. Eşini sürekli arayıp kontrol ederek ve uygulamadan takip ederek onun iyi olup olmadığından emin olduğunu, bu sayede eşinin kaza yapmasına yönelik kaygısının azaldığını ifade etti. Bazen de zihninde sürekli eşinin kaza yaptığıyla ilgili senaryoların canlandığını anlattı.
Mert Bey, araba sürerken sıklıkla aynaları kontrol ettiğinden ve çok yavaş gittiğinden bahsetti. Başkasının kullandığı arabaya asla binmediğini ekledi. Eşinin uçakla seyahat etmesi gerektiğinde buna bir şekilde engel olduğunu söyledi. Mert Bey, çok uzak bir yere gitmesi gerekse bile kendi arabasıyla gittiğinden bahsetti. Sadece bu şekilde güvende hissettiğini ve uçağın düşmesi, kaza olması gibi olumsuz sonuçları ancak böyle engellediğini düşündüğünü ekledi. Bütün bunların artık eşiyle ilişkisini olumsuz etkilediğini ve günlük yaşamını kısıtladığını ifade etti.
Mert Bey, iş yaşamıyla ilgili de kaygılandığını söyledi. Aldığı projelerde çıkabilecek en ufak bir hatanın, işten çıkarılmasıyla sonuçlanabileceğini düşündüğü için bütün dosyaları defalarca kontrol ettiğinden bahsetti. Böylelikle hata yapmayı ve işten çıkarılmayı engellediğini düşünerek, kaygısını azalttığını söyledi. Ancak projedeki detaylar ve kontroller çok zamanını aldığı için uykusuz kaldığından ve uzun zamandır sosyalleşmediğinden bahsetti. Bazen de projenin çok yorucu olacağını ve epey vaktini alacağını bildiği için projeye başlamayı sürekli ertelediğini ve son güne bırakıp sıkıntı yaşadığını ifade etti. Bu durumun, iş performansının düşmesine neden olduğunu ve sosyal yaşamını olumsuz etkilediğini belirtti.
Yaygın anksiyete bozukluğu, toplumsal ve ekonomik etkileri olan önemli bir sorundur. Kişinin deneyimlediği semptomlar nedeniyle hayatının çeşitli alanlarındaki işlevselliği olumsuz etkilenebilir. Kişiler yaşadıkları gerginlik, endişe ve süregiden kaygıyla ev işlerini yapmakta zorlanabilirler. Bunun yanı sıra kişinin yaşadığı zihinsel meşguliyet, dikkatini toplamakta güçlük çekmesine neden olarak iş veya akademik performansını olumsuz etkiler.19 Bu durum, kişinin iş hayatında yaşayacağı sorunlara ve uzun vadede iş kaybına ve ekonomik zorluklar yaşamasına sebep olabilir. Ayrıca yaygın anksiyete sorunu yaşayan kişi, kaygı ve endişeyle başa çıkmakta zorlandığı için kendini sosyal hayattan izole edebilir. Bunun sonucunda, kişinin sosyal ilişkileri bozulur ve yalnızlaşabilir.
Yaygın anksiyete bozukluğunun toplumsal açıdan bazı etkileri vardır. Kişilerin yaşadığı anksiyete sorunu sonucu, iş yaşamlarındaki işlevselliklerinin azalması, ekonomik üretkenliğin düşmesine neden olabilir. Anksiyete bozukluğunun teşhisi ve tedavisi sağlık hizmetlerinde mali yüklere yol açabilir.16,20 Tedavi yöntemleri, sosyal hizmetlerin ve sağlık kaynaklarının kullanımını artırabilir.21 Etiketleme ve ayrımcılık YAB yaşayan kişiler için süreci zorlaştıran bir toplumsal etkidir. Bu durum kişilerin tedavi aramasının ve gereken desteği almalarının önünde bir engel niteliği taşır.
Yaygın anksiyete bozukluğunu önlemek ve bu soruna yönelik farkındalığı artırmak, bireylerin psikolojik sağlığı ve toplumun bilinçlenmesi açısından önemlidir. YAB konusunda, çeşitli eğitim ve seminerler düzenlenerek bu soruna yönelik farkındalığın artması sağlanabilir. Böylece anksiyete sorunu yaşayan kişiler erken tanı ve tedaviye daha hızlı ulaşabilirler. Ayrıca toplumun bilinçlenmesi etiketleme ve ayrımcılığın önüne geçmek için de faydalı olacaktır. YAB’ın önlenmesi için stres yönetimini ve baş etme becerilerini, sağlıklı yaşam tarzını içeren çeşitli programlar veya projeler geliştirilebilir. Bunların yanı sıra, kişinin sosyal destek kaynaklarını güçlendirmesi anksiyete sorunları geliştirmesinde koruyucu rol oynar.
Bütün bunlar yaygın anksiyete bozukluğunu önlemek ve bu soruna yönelik bireysel ve toplumsal farkındalığı artırmak için etkili olabilir. Böylece toplumun, psikolojik problemlere karşı daha duyarlı ve destekleyici olması sağlanabilir. Bahsedilen önleme ve farkındalık stratejileri, anksiyete sorunu yaşayan bireylerin bu sorunla işlevsel şekilde baş etmelerine veya buna yönelik profesyonel destek aramalarına yardımcı olabilir.
Ekibimiz Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu’nun BDT Eğitimlerini tamamlamış, süpervizyonu altında klinik deneyim kazanmış, geliştirdiği model çerçevesinde çalışan klinik psikologlardan oluşmaktadır.