Bulimia nervoza, tekrarlayan ve kontrol kaybı yaşanan tıkınırcasına yeme ataklarından sonra, alınan kalorilerden kurtulmak amacıyla uygunsuz telafi edici davranışların sergilendiği bir yeme bozukluğudur.1 Tıkınırcasına yeme atakları sırasında kişi, normalden daha hızlı ve aşırı miktarda yer. Yeme ataklarının ardından kişi, kilo alımını önlediğini düşünerek kilo almakla ilgili kaygıyı azaltmak için kusma, müshil veya idrar söktürücü kullanımı, öğün erteleme veya öğün atlama, aşırı egzersiz yapma gibi işlevsel olmayan telafi davranışları sergileyebilir. Bulimia nervozada kişi, değer algısını kilosundan ve beden görünümünden alır.
DSM-5’e göre bulimia nervoza tanı kriterleri:1
Bulimia nervoza genetik ve biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel birçok faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.2,3,4,5
Kişide bulimia nervoza olduğunu anlamak için kapsamlı değerlendirme yapmaya ihtiyaç vardır. Bu değerlendirmeler doktor, psikolog veya psikiyatristler tarafından yapılabilir. Değerlendirme yaparken kişinin yaşadığı semptomların süresi, sıklığı ve şiddeti; duygu durumu, artmış ve azalmış davranışları, benlik değerine yönelik bakış açısı, beslenme alışkanlıkları, fiziksel sağlığı ve ilişkili faktörler detaylı değerlendirilir.
Özellikle psikolojik değerlendirme sırasında; bireyin duyguları, yemeyi kısıtlama, tıkınırcasına yeme ve telafi etme davranışları ve bunlara ilişkin düşünceleri kapsamlı bir şekilde incelenir. Kişinin yeme sorununun, hayatının çeşitli alanlarındaki işlevselliğine olumsuz etkileri değerlendirilir. Yeme bozukluklarına yönelik geçerlik ve güvenirliği kanıtlanmış öz bildirim ölçeklerinin uygulanması, bulimia nervozanın saptanmasında tek başına yeterli olmasa da değerlendirmeyi tamamlamakta yardımcı olabilir.
Bulimia nervoza yaşayan kişiler, değer algılarını beden görünümü ve kilolarından alırlar. Ancak zayıf olurlarsa değerli oldukları ve sevilebilecekleri gibi düşünceler doğrultusunda kendilerine katı yeme kuralları koyarlar ve beslenmelerini sınırlarlar. Bununla birlikte kilo kontrolü ve kilo almakla ilgili kaygıyı yönetmek amacıyla, çeşitli beden denetleme ve bedenden kaçınma davranışları görülebilir. Özellikle katı yeme kuralları kısa bir süre için kilo alma kaygısını azaltsa da; kişinin uzun süre aç kalması iştahının artmasına yol açar. Ayrıca beslenmeyi sınırlama sonucu kişide, yiyeceklerden aldığı hazza yönelik duygusal bir açlık da ortaya çıkar. Kişinin yaşadığı fiziksel ve duygusal açlık tıkınırcasına yeme ataklarını ortaya çıkarır. Yeme atağı sırasında kişi açlığını giderir, haz alır ve rahatlar. Ancak tıkınırcasına yeme ataklarından sonra kilo almakla ilgili yoğun kaygı hisseder. Aldığı kalorilerden kurtulmak ve kilo alma kaygısını azaltmak için yeme atağının ardından yediklerini kusar. Kustuğunda vücudunu yiyeceklerden arındırdığını ve aldığı kalorilerden kurtulduğunu düşünerek kilo almayacağını varsayar. Ayrıca yediklerinden dolayı oluşan şişkinlik hissinden de kurtulur. Böylece kilo almaya yönelik kaygısı anlık olarak azalır. Kusmanın yanı sıra aşırı ve sürekli egzersiz yapmak, müshil veya idrar söktürücü ilaçlar kullanmak gibi telafi edici davranışlar da sergileyebilir. Telafi edici davranışlar bir sonraki yeme atağı için de zemin oluşturur. Kilo kontrolüyle ilgili artmış ve azalmış sorun davranışlar, kişinin kısır döngüye girmesine neden olur ve yeme sorununu sürdürür.6
Yapılan araştırmalar bulimia nervozanın tedavisinde; Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), aile terapisi ve kişiler arası psikoterapinin etkili olduğunu göstermektedir. Ancak yeme bozukluklarında, özellikle bulimia nervozanın tedavisinde etkisi bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış en güçlü tedavi yaklaşımı BDT’dir.6,7,8,9,10,11,12 Terapi sürecinde öncelikle kişiye özel formülasyon hazırlanır ve bu doğrultuda terapi planı yapılır. Terapide kişiye düzenli beslenme alışkanlığı kazandırılarak, tıkınırcasına yeme ataklarının azalması hedeflenir. Böylece telafi edici davranışların sıklığı kendiliğinden azalır, arta kalanlarla ise ayrıca çalışılabilir. Bununla beraber, kişinin beden görünümü ve kilo almakla ilgili kaygısını azaltmak için sergilediği artmış ve azalmış kilo kontrol davranışlarıyla çalışılır. Böylece kişi kilo alma kaygısına tolerans geliştirir ve bununla ilgili zihinsel meşguliyeti azalır. Ayrıca kişinin kendine yönelik değerini sadece kilosu ve beden görünümünden almaması için onun değer algısını arttırabilecek çeşitli alanlar tespit edilerek, o alanları geliştirmek için atacağı adımlar planlanır. Böylelikle kişinin beden görünümüne ve kilosuna atfettiği önem azalırken, kendine yönelik değer algısında olumlu yönde değişiklik görülür.6,7 Bütün psikolojik sorunlarda olduğu gibi bulimia nervozayla çalışırken de terapi süreci boyunca danışanla iş birliği içerisinde ilerlemek büyük önem taşır.
Bulimia nervoza fiziksel sağlık, psikolojik durum ve sosyal yaşam üzerinde çeşitli olumsuz etkiler yaratabilir. Bu sorun tedavi edilmediğinde böbrek fonksiyonlarının bozulmasına, kalp atımının düzensizleşmesine, ağız, mide ve bağırsak rahatsızlıkları gibi önemli fiziksel sağlık sorunlarının yaşanmasına neden olur. Özellikle sürekli kusma; yemek borusunda tahribata, boyun tükrük bezlerinde şişmeye ve diş minesinde aşınmaya neden olur. Bunlarla birlikte, bulimia nervoza depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunların ortaya çıkmasına sebep olabilir.1,6 Ayrıca uzun vadede kişinin sosyal ilişkilerini, iş hayatını ve akademik performansını olumsuz etkiler. Bu sebeple, bulimia nervozanın tedavi edilmesi kişinin fiziksel ve psikolojik sağlığı açısından önem taşır.
Yapılan araştırmalar, bulimia nervozanın özellikle Batı kültürlerinde ve gelişmiş ülkelerde daha yaygın olduğunu göstermektedir. Bunun sebebi bahsedilen kültürlerdeki ideal beden görünümünün zayıf olması ve sosyal medya kullanımının daha yaygın olmasıyla açıklabilir. Bulimia nervoza kadınlarda, erkeklere kıyasla daha sık görülür. Bu sorunun genellikle ergenlik ve erken yetişkinlik döneminde ortaya çıktığı bilinmektedir.13 Obsesif kompülsif ya da boderline kişilik özelliğine sahip kişilerde, bulimia nervozanın ortaya çıkma ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur.
Bulimia nervoza, çok boyutlu ele alınması gereken ve detaylı değerlendirme gerektiren bir yeme bozukluğudur. Bu sebeple, sürecin etkili bir şekilde yönetilmesi ve kişinin doğru stratejilerle desteklenmesi büyük önem taşır.
Öncelikle kişinin yaşadığı sorunların yeme bozukluğu alanında bir uzman tarafından değerlendirilmesi ve ihtiyaç halinde çeşitli alanlardaki (örn. dahiliye uzmanı) uzmanlarla konsültasyon sağlanıp iş birliği içinde bir çalışma yürütülmesi önemlidir. Yeme bozuklukları, kişinin fiziksel sağlığını risk altına sokabilir. Bu sebeple gerekli durumlarda hekim değerlendirmesi hayati önem taşır. Kişinin katı yeme kuralları, tıkınırcasına yeme atakları, telafi edici davranışları ve kilo kontrol davranışları bulimia nervozanın sürmesine neden olur. Bu davranışları, ilişkili duygu ve düşünceleri profesyonel bir süreçte değerlendirebilmek için psikoterapi desteği büyük önem taşır. Böylece kişinin kilo almakla ve beden görünümüyle ilgili kaygısı azalır, yemeklerle olan ilişkisi değişir ve kendine yönelik değer algısı artar.
Bulimia nervozanın yönetiminde sosyal destek ve farkındalık da büyük önem taşır. Aile ve arkadaşlar gibi sosyal destek kaynaklarının, tedavi sürecinde kişinin attığı adımları desteklemesi önerilir. Ayrıca bulimia nervoza olan kişilerin bir araya gelerek deneyimlerini paylaştıkları destek grupları da sürecin yönetilmesinde yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra, kişinin bulimia nervoza konusunda bilgilendirilmesi ve kişiye düzenli yeme, yeme atakları, telafi davranışları gibi konularda psikoeğitim verilmesi farkındalığının artmasına katkı sağlar.
Aylin Hanım kilosu ve beden görünümüyle ilgili yoğun kaygı yaşadığı için terapiye başladığını söyledi. Bir türlü kendini sevmeyi öğrenemediğini, bedenini görmekten bile çok rahatsız olduğunu belirtti. “Zayıfsam değerli olurum ve sevilebilirim.” diyerek uzun zamandır katı diyet yaptığını ifade etti. Örneğin, yağlı ve şekerli yiyecekleri tamamen hayatından çıkarttığını, günlük belli bir kalorinin üzerine çıkmamak için çabaladığını söyledi. Kilo alıp almadığını kontrol etmek adına günde yaklaşık sekiz kere tartıldığından, elleriyle bacaklarının kalınlığını ve kaburga kemiklerini kontrol ettiğinden bahsetti. Aynadaki görüntüsünü beğenmediği ve bedenini görmek onda kilo alma kaygısı yarattığı için aynaya hiç bakmadığını belirtti. Sokakta yürürken ve sosyal medyada dolaşırken kendini sürekli zayıf insanlarla kıyasladığını ekledi. Onları gördükçe beden görünümüyle ilgili kaygısının arttığını ve yemesini daha çok sınırlandırdığını paylaştı.
Aylin Hanım bazen duygusal olarak zorlandığında; bazen de bu kadar kısıtlamanın, yaptığı katı diyetlerin etkisiyle fiziksel ve duygusal açlık yaşadığında tıkınırcasına yediğini ifade etti. Tıkınma atakları sırasında kontrolünü kaybettiğini ve yüksek kalorili birçok yiyeceği kısa bir süre içinde, herkesten gizli bir şekilde yediğini anlattı. Bunun anlık olarak kendisini rahatlattığını ancak tıkınırcasına yeme atağı bittikten sonra yoğun bir kilo alma kaygısı ve suçluluk hissettiğini söyledi. Bu duyguları azaltabilmek için de bazen kustuğunu bazen de aşırı spor yaptığını ya da öğün atladığını söyledi. Bu telafi edici davranışlarda bulunduğunda, aldığı kalorilerden kurtulduğunu düşündüğünü ekledi. Ancak sonra tekrar yeme atakları yaşadığını belirtti. Bu kısır döngünün artık kendisini çok yorduğunu, zihni sürekli yemeklerle ve beden görünümüyle meşgul olduğu için odaklanmakta güçlük çektiğini ve iş performansının düştüğünü söyledi. Ayrıca dışarıda yemeğe gitmek ne yiyeceğini bilemediğinden dolayı Aylin Hanım’ı kaygılandırdığı için arkadaşlarıyla dışarı çıkmak istemediğini, bu sebeple sosyal çevresinin daraldığını belirtti. Kusmadan dolayı dişleri ve midesiyle ilgili birtakım sağlık sorunları yaşadığını da ekledi. Bütün bunlardan dolayı yaşamının kısıtlandığını ve kendisini değersiz hissettiğini ifade etti.
Bireylerin ve toplumun bulimia nervoza konusunda bilinçlendirilmesi hem bu sorunun tedavisi için hem de diğer insanların, yeme sorunu yaşayan kişilere doğru şekilde yaklaşması için son derece önemlidir. Bu doğrultuda; çeşitli kurumlarda (örn. sağlık kuruluşları, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları) bilinçlendirme kampanyaları düzenlenebilir. Okullarda öğrencilere yeme bozukluğuyla ilgili eğitimler ve seminerler verilebilir. Bulimia nervoza sorunu yaşayan kişilerin ailesini ve arkadaş çevresini bilinçlendirmek adına psikoeğitim verilebilir. Son olarak, sosyal medyada gerçekçi olmayan beden imajına ve beslenmeyle ilgili yanlış bilgiler barındıran içeriklere yönelik düzenlemeler yapılabilir. Böylece bulimia nervozanın erken teşhisi ve tedavisi kolaylaşabilir. Ayrıca yeme sorunu yaşayan kişilerin sosyal destek kaynakları ve baş etme becerileri güçlenir.
Ekibimiz Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu’nun BDT Eğitimlerini tamamlamış, süpervizyonu altında klinik deneyim kazanmış, geliştirdiği model çerçevesinde çalışan klinik psikologlardan oluşmaktadır.