Sürekli Çalan Müzik: Aşırı Endişe
Hepimiz bazen birtakım olaylar karşısında daha yoğun duygu hisseder, daha çok düşünürüz. Bazı belirsiz durumların istediğimiz gibi sonuçlanmayacağını düşünebilir, terslikler ve zorluklar yaşayacağımız durumlar karşısında endişelenebilir, daha yoğun kaygı hissedebiliriz. Bu durumlarda endişelenmek ve kaygı hissetmek oldukça normal ve doğaldır. Ancak endişe ve kaygı aşırılaşmış ve sürekli bir hale geldiyse bize sıkıntı verir hale gelirler.1
Bu yazımızda endişenin ne olduğuna, kaygı ile nasıl farklılaştığına, ne zaman sorun yaşamamıza neden olduğuna ve yaygın anksiyete bozukluğundaki rolüne dair bilgiler paylaşacağız.
Endişe ve kaygı nedir?
Çoğumuz gündelik dilde endişe ve kaygı kelimelerini birbirinin yerine kullansak da psikolojide kaygı ve endişe farklı süreçlerdir.
Kaygı, tehlikedeyken ya da tehdit altında hissettiğimizde kendimizi korumamızı sağlayan işlevsel bir duygudur. Kaygı hissettiğimizde kalp atışlarımız hızlanır, terleriz, titreriz ve benzer birtakım fiziksel belirtiler deneyimleriz. Deneyimlediğimiz fiziksel belirtiler tehlikede olduğumuzda harekete geçmemizi sağlar. 1
Endişe ise gelecekte yaşayabileceğimiz olumsuz olaylar ve bu olayların yol açacağı olumsuz sonuçlarla ilgili düşüncelerdir. Bu düşünceler bize sıkıntı verse de zaman zaman endişelenmemiz oldukça normaldir. Özellikle belirsizlik, yeni durumlar (sınavlarımız yaklaştığında, sağlık sorunları yaşadığımızda, uzun süreli bir yolculuk yapacağımızda, yeni bir işe girdiğimizde, yeni bir eve taşındığımızda, evlendiğimizde) karşısında endişelenebiliriz.1
Peki, endişe ne zaman sorun olur?
Endişe yoğunlaştığında, sürekli hale geldiğinde, kontrol etmesi güçleştiğinde, günlük hayatı kısıtladığında, sıkıntı verici olduğunda ve yaşam kalitesini düşürdüğünde sorun haline gelir. Örneğin işinizi kaybettiğinizde evinizin kirasını nasıl ödeyeceğiniz konusunda endişelenmeniz doğalken, işinize devam ederken ve giderlerinizi karşılayabilirken endişelenmeniz aşırı olabilir. Sorun haline gelmiş endişeyi sürekli çalan bir müzik gibi düşünebilirsiniz. Müziğin sesi bazı günler artıp bazı günler azalsa da müzik sürekli çalmaya devam eder.1
Aşırılaşmış endişe
Kişilerin günlük hayatlarında özellikle belirsiz ve yeni durumlar karşısında endişelendiklerinden bahsettik. Bu iki durumun ortak özelliği kişinin ne yaşayacağından emin olmamasıdır. Ne yaşayacağından emin olamadığı için hangi sonuçlarla karşılaşacağı ve nasıl baş edeceği de belirsizdir. Bu durumda çoğu zaman işinin zihni olabilecek olumsuz olaylarla ilgili düşüncelerle dolar, görüntüler gözünün önüne gelir, tehlike algılar ve aşırı kaygı duyar. Aynı zamanda birtakım rahatsız edici fiziksel belirtiler (kas gerginliği, baş ağrısı) yaşar. Bu düşünceler, duygular ve fiziksel belirtiler kişinin rahatsızlık hissetmesine neden olur. Bu rahatsızlıktan kaçmak için zihninde olası sonuçları düşünerek bunlara karşı plan yapmaya başlar. Bu şekilde hem olumsuz sonuçları engellediğini hem de en kötü senaryo için hazır olduğunu düşünür. Böylece hissettiği kaygı kısa bir süre için azalır. Ancak bu azalma kalıcı değildir. Çünkü hazırlıklı olmak bir illüzyondur. Zihnimiz sürekli yeni olasılıklar üretir. Yeni olasılıklar, yeni belirsizlikleri getirir. Böylece kişi yeni olasılıklara karşı hazırlanmaya ve aşırı tedbir almaya devam eder. Bu durum uzun vadede tehdit algılama eşiğinin düşmesine ve hissettiği kaygının artmasına yol açar.2,3
Ne yapabilirsiniz?
Aşırı endişe ve kaygı nedeniyle yaşamınızın çeşitli alanlarında sorun yaşıyorsanız destek almayı değerlendirebilirsiniz. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) kaygı sorunlarında etkili bir tedavi yaklaşımıdır.5,6 Tedavi sonucunda kişinin yaşadığı;
● Endişenin yoğunluğu ve sıklığı azalır.
● Kaygıya ve sıkıntıya karşı tahammül artar.
● Rahatsız eden düşünceler ve zihinsel görüntüler azalır.
● Kaygıyla etkili başa çıkma becerileri gelişir.
● Belirsizliğe karşı tolerans gelişir.
● Kas gerginliği, ağrı gibi fiziksel belirtiler azalır.
● Tehdit algısı değişir, gerçekçi değerlendirme yapabilir.
● Yaşam kalitesi artar, hayattan keyif alır hale gelir.