Panik Bozukluk ve Agorafobi
Bugüne kadar hiç aniden yoğun bir korkuya kapıldığınız, kalbinizin güm güm attığı, aldığınız nefesin sanki size yetmediğini hissettiğiniz, korkuyla terlemeye veya titremeye başladığınız oldu mu? Peki ya midenizin aniden aşırı bulandığı, kusacak gibi olduğunuz, gözlerinizin karardığı, sanki çevrenizdeki her şeyin gerçekliğini kaybettiği oldu mu? Bu fiziksel belirtileri yaşadığınızda kontrolünüzü kaybetmekten ve hatta ölmekten korktunuz mu? Cevabınız evet ise yaşadığınız şey bir panik atak olabilir.
Panik atak nedir?
Panik ataklar çoğunlukla bir sebebe bağlı olmadan, beklenmedik bir biçimde ortaya çıkan, yoğun fiziksel belirtilerin eşlik ettiği korku ataklarıdır.1 Kişiler aniden ortaya çıkan ve biyolojik bir soruna dayanmayan bu belirtiler karşısında yüksek düzeyde sıkıntı yaşarlar. Ortaya çıkan bedensel belirtiler kişiden kişiye değişse de en sık görülen belirtiler şunlardır:1
- Kalp çarpıntısı
- Terleme
- Titreme
- Nefes darlığı – boğuluyormuş gibi hissetme
- Göğüs ağrısı
- Karın ağrısı – mide bulantısı
- Baş dönmesi – baygınlık hissi
- Kendine yabancılaşmış hissetme
- Uyuşma veya karıncalanma
- Üşüme veya sıcak basması
Kişiler aslında gayet zararsız olan fiziksel belirtileri bir felakete yorar (“kalbim çok hızlı atıyor, sanırım kalp krizi geçireceğim” gibi) ve bu bedensel belirtilere felaket düşünceleri eşlik eder. Bu düşüncelerle korku daha da arttığından sıkıntı veren belirtiler şiddetlenir. Böylece korku dalgası aniden yükselir, fakat hiçbir dalga sonsuza dek sürmediği gibi bu dalga da bir süre sonra yatışır. Kimi insanlar bu fiziksel belirtileri bir felaketin işareti olarak görmezler. Ancak yine de bunları yaşamaktan aşırı sıkıntı duyarlar.
Panik bozukluk nedir?
Buraya kadar size panik atakların ne olduğundan bahsetmiş olsak da panik atak geçirmek ve panik bozukluk aynı şeyler değildir. Her beş kişiden biri hayatı boyunca en az bir kez panik atak yaşar ancak panik atak geçiren herkes panik bozukluk geliştirmez.2 Panik atak geçirmeyi bir kaygı sorunu olan panik bozukluk haline getiren kişinin “ya panik atak yaşarsam” beklentisi ile hayatını panik atak geçirmeme çabasıyla şekillendirmeye başlamasıdır. Bu beklentinin yarattığı kaygıyla kişi daha önce yaptığı birçok aktiviteden, yerden, durumdan kendisine panik atakları anımsattığı veya bedeninde benzer duyumları yarattığı için kaçınmaya başlar. Yaygın görülen kaçınma davranışları şunlardır:
- Nabzı yükseltmemek için spor yapmamak, hatta merdiven çıkmamak, hızlı yürümemek
- Kafein içeren her türlü gıdadan uzak durmak (çay, kahve, çikolata vb.)
- Terlememek için kalın giysiler giymemek, hamama veya saunaya gitmemek, sıcak duş almamak
- Dar veya boğazı saran kıyafet ve aksesuarlar kullanmamak (boğazlı kazak, eşarp, kolye gibi)
- Heyecan yaratan aktivitelerden uzak kalmak (lunaparklar, korku filmleri ve hatta cinsel ilişki)
Panik ataklar geçiren kişiler sıklıkla kendilerini güvende hissettirecek ekstra tedbirler alırlar. Sürekli tansiyon ve nabız ölçmek, gezerken hastanelere yakın yerler seçmek, ortaya çıkabilecek fiziksel belirtileri hemen azaltabilmek için ilaç, su, kese kağıdı taşımak en sık karşılaştığımız tedbirlerdendir. Panik bozukluk ileri seviyelerinde agorafobi de görülebilmektedir.
Agorafobi nedir?
Agorafobi, kişilerin yaşamak istemediği fiziksel belirtileri yaşama ihtimalini yüksek bulduğu, bu belirtiler ortaya çıkarsa kaçmanın veya yardıma ulaşmanın zor olacağına inandığı yer ve alanlarda bulunma korkusudur. Söz konusu fiziksel belirtiler panik atak belirtileri olabileceği gibi, kusmak, bayılmak, şiddetli baş dönmesi yaşamak gibi farklı bedensel belirtiler de olabilir. Bu belirtileri yaşayıp utanç verici bir duruma düşmek ise bir diğer endişe kaynağıdır.
Kişiler bir sıkıntı yaşamayacağından ve kaygı deneyimlemeyeceğinden “emin olmak” için bu belirtilerin ortaya çıkabileceğinden çekindikleri yerlerden kaçınırlar. Agorafobi nedeniyle en çok kaçınılan yer ve durumlar şunlardır:1
- Toplu taşıma araçları
- Açık alanlar (parklar, köprüler, sahiller, otobanlar vb.)
- Kapalı alanlar (market, sinema, alışveriş merkezi, asansör vb.)
- Kalabalık alanlar (konserler, etkinlikler, banka kuyruğu gibi sıra olunması gereken yerler vb.)
- Ev dışarısında yalnız olmak
Pek çok sorun gibi, agorafobi de farklı düzeylerde görülür. Örneğin, kimileri yalnızca tek başına uzun mesafe yol yapmakla ilgili kaygı duyup bundan kaçınırken, kimileri yanında “güvendiği” biri olmadan evden hiçbir şekilde dışarı çıkmıyor olabilir. Yine panik bozuklukta olduğu gibi, bazen de kişiler kendilerinde kaygı yaratan bu durumlara yalnızca belli “güvenlik önlemleri” ile girebilirler (örneğin kapalı yerlerde çıkışa yakın bulunmak, istediği anda durdurabileceği araçlara binmek, sadece güvendiği kişi yanındayken dışarı çıkmak vb.).
Kaçınmanın Yarattığı Kısır Döngü
Kişiler panik ataklarda ve agorafobide istenmeyen fiziksel belirtileri yaşamaya yönelik kaygılarını bu belirtilerin ortaya çıkma ihtimali olan yer ve durumlardan kaçınarak yönetmeye çalışırlar. Bu kaçınma ile “olası felaketleri” engellediklerine inanırlar ve böylece kaygılarında kısa süreli bir rahatlama sağlarlar. Oysa bu kaçınma “tehlikeli” bulunan yer ve durumların gerçekte ne denli tehlikeli olduğunu görememeye, bu yüzden de bu durumların daima tehlikeli olarak algılanmasının devam etmesine neden olur. İronik bir şekilde, bu beklentinin yarattığı korkunun kendisi, vücutta benzer duyumları ortaya çıkardığından (nabzın yükselmesi, nefesin sıklaşması, terleme vb.), kaçınılan belirtiler kendi kendine yaratılmış olur. Böylece kaygı aslında dinmez, devam eder. Ayrıca kişiler kaçındıkları sürece, gerçek bir tehdit olsa bile bu tehdit karşısındaki güçlerini ve yapabileceklerini görme imkanı bulamaz, güçlüklerle baş etme becerilerini geliştiremez.
Kaçınmanın etkileri yalnızca kaygının sürekliliğine sebep olmasıyla sınırlı değildir. Kaygı kişinin hayatını kontrol eder hale gelir. Panik atak geçirmek endişesiyle kişi giderek eve kapanır, zevk aldığı aktivitelerle uğraşmayı bırakır, dışarı çıkmadıkça sosyal hayatı kısıtlanır, ilişkileri ve iş hayatı olumsuz etkilenir. Tüm bunların sonucu olarak kişi kaygıya bağlı bir depresyon geliştirebileceği gibi kaygının kontrolünde kaldıkça özgüveni zedelenebilir.
Panik Bozukluk ve Agorafobi için Etkili Tedavi
Panik bozukluk ve agorafobi tedavisi için çeşitli tedaviler içinde ilk sırada önerilen yaklaşım Bilişsel Davranışçı Terapi, ya da kısa adıyla BDT'dir.3 Yapılan araştırmalar ortalama 12-16 seansta danışanların sorunlarında anlamlı bir iyilik halinin ortaya çıktığını göstermektedir. Bu iyilik hali;
- kişilerin fiziksel belirtilerinin sıklığında ve yoğunluğunda azalma,
- belirtilerin ilişkilendiği felaket düşüncelerinde azalma,
- kaygının sürmesine neden olan kaçınma davranışlarında azalma,
- kaygıyı etkili bir biçimde yönetme becerilerinde artma ve
- hayat kalitesinde artma olarak tanımlanır.
BDT ile tedavinin en önemli kazanımı iyilik halinin kalıcı olmasıdır. Yani, tedavi alan kişilerin sorunlarında kalıcı bir düzelme olur ve bu sorunlar çok az kişide tekrarlar.