image

Zor Zamanlarda İç Huzuru Bulma Yolları

Her birimiz yaşamımız boyunca çeşitli stres yaratan durumlarla ya da travmatik olaylarla yüzleşiyoruz. Bu durum ve olaylar kişiler arası ilişkilerimizden ve yaşam koşullarımızdan doğabildiği gibi içinde yaşadığımız toplumda ya da dünyada yaşandığına şahit olduğumuz savaş, deprem, çocuk istismarı, kadın cinayeti gibi pek çok sarsıcı olaydan da kaynaklanıyor.

Tüm bu zorlu yaşam olaylarının psikolojik olarak yarattığı olumsuz etkilerle başa çıkmak için dayanıklılığımızı artırmak adına atabileceğimiz adımlar var. Bu yazımızda iç huzurunuzu bulmanıza yani psikolojik dayanıklılığınızı arttırmanıza yardımcı olabilecek başlıkları sizlerle paylaşacağız. 

İç huzuru bulmaktan ne anladığımızı netleştirerek başlayalım. İç huzuru bulduğunuzda olumsuzluklardan etkilenmeyeceğinizi; örneğin üzüntü, hayal kırıklığı, kaygı, korku gibi deneyimlenmesi zor duyguları hiçbir zaman hissetmeyeceğinizi düşünüyorsanız önce bu yanılgıyı düzeltelim. Çünkü zor zamanlarda karşılaştığınız stresli ya da travmatik yaşam olayları, bu duyguları çeşitli seviyelerde hissetmeyi beraberinde getirir. Bu noktada işlevsel olan, hissettiğiniz duyguları fark ederek ve kabul ederek onları deneyimlemeye izin vermektir. Bunu yapabilmek için çeşitli beceriler geliştirmektir. Başka bir açıdan geliştireceğiniz becerilerin psikolojik dayanıklılığınızı artıracağı da söylenebilir. Amerikan Psikoloji Derneği; dayanıklılığı sıkıntı, travma, trajedi, tehditler veya önemli stres kaynakları karşısında iyi uyum sağlama süreci olarak tanımlar.1 Bu durum ve olaylara iyi uyum sağlama sürecinde yardımcı olabilecek çeşitli stratejiler şöyle sıralanabilir:  

· Sosyal ilişkilerinizi güçlendirin  

Arkadaşlarımız ve ailemizle olan güçlü ilişkilerimiz ruhsal iyi oluşumuzu destekler, psikolojik dayanıklılığımızı artırır.2 Stresli ya da travmatik olaylar yaşadığımız esnada ya da sonrasında, sosyal çevremizin çeşitli destekleyici sözel ya da fiziksel davranışlar sergilemesi (göz teması, sarılma gibi davranışlar, “yanındayım”, “senin için ne yapabilirim”, “neye ihtiyacın var” gibi sözel ifadeler vb.) oksitosin hormonunun salınımını harekete geçirir. Bu sayede stres seviyemiz düşer, güvende olduğumuzu hisseder ve rahatlarız.3 Tüm bu nedenlerle sosyal ilişkilerinizi güçlendirmeyi önceliklendirmek, iç huzurunuzu tesis etmek ve sürdürmek için kritik öneme sahiptir. Ailenizle bir yemek planı organize etmek, arkadaşlarınızı kahve içmeye davet etmek, empatik ve görüşlerine güvendiğiniz, sizi önemseyen insanlarla ya da ortak değerlere sahip olduğunuz bir grupla düzenli olarak bir araya gelmek sosyal ilişkilerinizi güçlendirmeye yardımcı olur. Zor zamanlarda bu kişilerden yardım ve destek istemek, gerektiğinde onlara yardımda ve destekte bulunmak yaşadığınız zorlu deneyimleri ve bu deneyimlerden doğan duyguları fark etmenizi ve kabul etmenizi kolaylaştırır. Ayrıca güçlü sosyal ilişkiler, toplumsal travmaların yarattığı etkilerin azaltılmasında da önemli bir role sahiptir.4 

· Sağlıklı yaşamı hedefleyin 

Fiziksel olarak zinde hissetmekle psikolojik iyi oluş arasındaki olumlu ilişkiyi gösteren pek çok araştırma vardır.5,6 Doğru beslenmek, iyi uyumak, bol sıvı tüketmek ve düzenli egzersiz yapmak fiziksel sağlığı destekler, bedenin stresle baş etmesini kolaylaştırır ve anksiyete, depresyon gibi ruh sağlığı sorunlarının etkilerini azaltır.7 

· Değerlerinizle bağlantılı amaçlar edinin  

Yaşamımızı sürdürürken bireysel ya da toplumsal olarak sahip olduğumuz değerler ve bu değerlerden doğan amaçlar doğrultusunda davranışlar sergileriz. Bu davranışlar, yaşam deneyimlerimizi anlamlı kılmamıza yardım eder. Aynı zamanda stresli ya da travmatik bir olay karşısında yaşadığımız zorluklarla baş etmemizi kolaylaştırır. Değerlerinizle bağlantılı amaçlar zorluklara bakış açımızı değiştirir ve zorluğu hafifletir.8 Bu amaçlar sayesinde zorlu yaşam deneyimlerinden doğan duygu ve düşünceleri yeni ve yaratıcı yollar bularak fark etmek ve kabul etmek kolaylaşır.  

 Zorlukların yarattığı duygu ve düşüncelere dair farkındalık ve kabul kadar zorluklara yönelik çözüm stratejileri geliştirmek de önemlidir. Stresli bir yaşam olayının ardından “Peki ben bu sorunu çözmek için ne yapabilirim?” diye kendinize sormak ve edineceğiniz amacı küçük parçalara bölerek gerçekçi hedefler doğrultusunda ilerlemek faydalı olur.

· Kabul odaklı bir bakış açısı geliştirin  

Kabul odaklı bir bakış açısı geliştirmek anbean farkındalık becerileri kazanmakla mümkündür. Jon Kabat-Zinn, anbean farkındalığı; "şu anda, anbean ortaya çıkan deneyimi, yargılamadan ve bu deneyime kasıtlı olarak dikkat etmekle oluşan farkındalık" olarak tanımlamaktadır. 9 Çeşitli anbean farkındalık uygulamalarını (dikkat meditasyonu, sevgi-şefkat meditasyonu, açık izleme meditasyonu, anbean farkındalık temelli stres azaltma ve şefkat programları gibi) düzenli olarak yapmak; duyguları tanımayı, fark etmeyi ve kabul etmeyi kolaylaştırır. Gündelik yaşamda kazanılan bu beceri, zor zamanlarda ortaya çıkan duyguları tanımaya ve deneyimlemeye de yardım eder.  

Zorlu yaşam deneyimleri karşısında tekrarlayıcı bir şekilde yaşananları düşünme, olumsuz düşünme ve geleceğe yönelik olarak felaket senaryoları kurma eğilimi artabilir. Bu gibi durumlarda dikkati, içinde bulunulan ana ve eyleme çekebilmek önemlidir. Anbean farkındalık becerisi kazanmak dikkati doğru şekilde yönlendirmeyi ve zorluklarla baş etmeyi kolaylaştırır.  

· Yardım alın  

Pek çok insan yukarıdaki gibi stratejileri kullanarak ruhsal iyi oluşunu destekleyebilir ve dayanıklılığını artırabilir. Bu da iç huzuru hissedebilmeyi sağlar. Buna karşın herhangi bir stresli yaşam olayının ya da travmatik olayın yarattığı duygu ve düşüncelerin baş edilemez hale gelmesi söz konusudur. Böyle bir durumda, ihtiyaç hissedildiğinde yardım almak uzun vadede dayanıklılığa ve içsel huzuru tesis etmeye katkı sunar. Bu nedenle herhangi bir stresli durum ya da travmatik olay sonrası işlevselliğinizi kaybettiğinizi, günlük yaşamınızı sürdürmekte zorlandığınızı düşünüyorsanız bir ruh sağlığı uzmanından destek almanız önemlidir.  

Emine Özkan Veyselgil

Klinik Psikolog, Bilişsel ve Davranışçı Terapist

Yayımlandığı Tarih: 22/09/2024
image

 1. Amerikan Psikoloji Derneği, 2014. 

2. Peirce, R. S., Frone, M. R., Russell, M., Cooper, M. L., ve Mudar, P. (2000). A longitudinal model of social contact, social support, depression, and alcohol use. Health Psychology, 19(1), 28–38. 

3. Heinrichs M. von Dawans B ve Domes G 2009, Oxytocin, vasopressin, and human social behavior. Frontiers in Neuroendocrinology, 30, 548–557. 

4. Duane, A. M., Stokes, K. L., DeAngelis, C. L., ve Bocknek, E. L. (2020). Collective trauma and community support: Lessons from Detroit. Psychological Trauma: Theory, Research, Practice, and Policy, 12(5), 452–454. 

5. Galper D.I., Trivedi M.H., Barlow C.E., Dunn, A. L. ve Kampert, J. B., (2006). Inverse association between physical inactivity and mental health in men and women. Medicine & Science in Sports & Exercise 38 (1), 173–178.  

6. Peluso, M.A.M., Guerra de Andrade, L.H.S., (2005). Physical Activity and Mental Health: The Association Between Exercise and Mood. Clinics 60 (1). 61-70.  

7. Yadav, M., (2022). Diet, Sleep and Exercise: The Keystones of Healty Lifestyle for Medical Students. Journal of the Nepal Medical Association 60 (253), 841-843.  

8. Denckla, C. A., Cicchetti, D., Kubzansky, L. D., Seedat, S., Teicher, M.H., Williams, D. R., ve Koenen, K. C., (2020). Pyschological resilience: an update on definitions, a critical appraisal, and research recommendations. European Journal of Psychotraumatology 11 (1).  

9. Kabat-Zinn, J. (2003). Mindfulness-Based Interventions in Context: Past, Present and Future. Clinical Psychology: Science and Practice, 10 (2), 144-156.  

10. https://www.apa.org/topics/resilience/building-your-resilience