image

Budist Meditasyon ve Psikoloji: Psikolojik İyi Oluşta Ortak Noktalar

Günümüzde meditasyon, çevremizdeki sohbetlerde veya sosyal medya paylaşımlarında sıkça karşılaştığımız bir kavram haline geldi. Çoğumuz en az bir kez meditasyonu denemiş olabiliriz. Peki, gittikçe popülerleşen ve zaman zaman her derde deva olarak görülen meditasyon nedir? Kökeni nereye dayanır ve modern psikolojiyle nasıl bağdaştırılabilir? Bu yazıda meditasyon dünyasına giriş yapacak, ilerleyen blog yazılarında ise konuyu çeşitli açılardan ele alacağız.  

Meditasyonun Kökeni ve Budist Pratikler 

Meditasyonun kökenini araştırdığımızda Budizm’e uzandığını görürüz. Budist öğretilerde meditasyon, Budha’nın aydınlanmaya ulaşmasını sağlayan temel bir uygulama olarak kabul edilir. Efsaneye göre, Budha, Bodhi ağacının altında derin bir meditasyona dalarak zihinsel engellerini aşmış ve en yüksek farkındalık düzeyine erişmiş yani aydınlanmıştır. Bu bağlamda meditasyon, yalnızca zihni sakinleştirme aracı değil, aynı zamanda aydınlanmayı sağlayan derin bir içsel dönüşüm süreci olarak görülmektedir. Budizm’in klasik dilleri olan Sanskritçe ve Pali’de meditasyon için kullanılan en yaygın kelime samādhidir. Bu terimin etimolojisi, meditasyonu tanımlamamızda bize yardımcı olur. Samādhi, zihni toplama (sam-) ve onu bir nesneye yerleştirme (√dhā) anlamına gelir. Bu bağlamda meditasyon, zihni toplayarak tek bir noktaya odaklanmayı sağlayan çeşitli uygulamalar bütünü olarak tanımlanabilir.1 

Budist pratiklerde meditasyonun temel amacı, dışsal ya da içsel uyarıcılardan bağımsız bir esenlik halini deneyimlemektir.2 Bu sayede kişi, yaşamın zorluklarıyla başa çıkmasını sağlayacak içsel kaynaklarını geliştirir ve varoluşsal acıları hafifletir.3 Bu yaklaşım, günümüz psikolojisinin temel hedefleriyle örtüşmektedir. Ruh sağlığı uzmanları olarak bizler, bireylerin psikolojik esenliğini artırmak ve yaşamın getirdiği zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olacak kaynaklar geliştirmelerine destek olmak için çeşitli araçlar kullanırız. Nitekim meditasyon da 20. yüzyılın ortalarında Batı psikoloji literatürüne güçlü bir şekilde girmiş ve zamanla bu konumunu sağlamlaştırmıştır. Bu gelişme tesadüf değildir. Bu gelişmenin temel nedenlerinden biri, 19. yüzyıl sonlarında Budist Modernizmi adı verilen reform hareketidir.4 Bu reformla birlikte Budizm, Batı felsefesiyle daha uyumlu hale getirilmiş; içsel keşif, gündelik tatmin ve evrenle bütünleşme gibi temalar öne çıkarılmıştır. 

Budist Öğretiler ve Psikolojik İyi Oluş 

Meditasyonun psikolojik iyi oluş ile bağlantısını daha iyi anlamak için Budist geleneğe göre varoluşun üç özelliğine ve dört yüce hakikate yakından bakabiliriz. Bu öğretiler, bireyin içgörü kazanarak bilgeliğe ulaşmasını hedefler. 

Varoluşun Üç Özelliği5,9 

  • Geçicilik (Anicca): Öz farkındalığa katkı sağlayan bilinç akışı, hızla ortaya çıkıp kaybolan bilişsel deneyimlerden oluşur. Bu deneyimler belirli koşullara bağlıdır ve değişkendir. Koşullar değiştikçe deneyimler de değişir. Ruh sağlığı alanında da duygular başta olmak üzere düşünce ve fiziksel duyumların geçiciliğine referans verilir.
  • Istırap (Dukkha): İnsan yaşamı boyunca kaygı, pişmanlık, öfke, keder, üzüntü gibi nahoş duygular deneyimler. Doğum, ölüm, arzular ve tatminsizlik, acının temel kaynaklarıdır. 
  • Benliksizlik (Anatta): İnsanın duygu, düşünce ve duyumlarının sabit bir “ben”e ait olduğunu varsayması acıya yol açar. Oysa insan, sürekli değişen bir zihin-beden süreci deneyimler. Bu gerçeğin kabul edilmesi, psikolojik esenliği artırabilir. 

Dört Yüce Hakikat6,7,8

  • Istırap gerçeği: İnsan, doğum, yaşlanma, hastalık ve ölüm gibi yaşam olaylarından doğan acıyı hisseder. Hoşa gitmeyen bir şeyi deneyimlediğinde veya hoşuna giden bir şeyden ayrıldığında tatminsizlik yaşar. Günümüz psikolojisinde de psikolojik acının kaçınılmaz olduğu kabul edilir. Klinik perspektiften çeşitli yaşam olaylarındaki zorlukların sebep olduğu nahoş duyguları, zorlayıcı düşünceleri ya da fiziksel duyumları araştırırız. Bu duygu, düşünce ve duyumlar ıstırabın yani psikolojik acının önemli bir parçasıdır.  
  • Istırabın kökeni: Acının temelinde, arzu ve bağlılık vardır. İnsan, hoş olmayan deneyimlerden kaçınmaya ve anlık hazza bağımlı olmaya çalıştıkça ıstırap artar. Özellikle üçüncü nesil davranış terapilerinin yaklaşımı ile bu öğreti arasında paralellik vardır. Istırabın kökenine zihinsel, duygusal ya da davranışsal olarak benimsenen pek çok tutumda rastlayabiliriz. Ruh sağlığı uzmanları klinik ortamlarda bu tutumları araştırır ve değerlendirir. İkinci hakikate göre; nahoş duygular ortaya çıktığında bu duyguları reddetme, bu duygulardan kaçınma, tiksinme veya kurtulmak için onlarla mücadele etme isteği ıstıraba neden olur. Üçüncü nesil davranış terapilerinden klinik işlevsel analiz yaklaşımında bunlar psikolojik sıkıntının sürdürücü faktörleri olarak kabul edilir. Yine bu hakikate göre; Hoş duygular ortaya çıktığında bu duyguları ve bu duyguları ortaya çıkaran davranışları devamlı olarak sürdürme isteği de ıstıraba sebep veren tutumlardandır. Klinik işlevsel analiz yaklaşımında çeşitli bağımlılıkların (alkol, madde, kumar, alışveriş vb.) olumlu pekişerek sürebileceği ve psikolojik sıkıntı yarattıkları düşünülür.  
  • Istırabın sonlanması: Acıdan kurtulmak, arzuların ve bağlılıkların sonlanmasıyla mümkündür. Klinik perspektiften bu durum, psikolojik iyi oluş yani danışanın işlevselliğini geri kazanmasına dair hedef ile örtüşür. 
  • Istırabı sonlandıran yol: Dördüncü hakikat aydınlanmaya giden yol sekiz aşamalı yoldur. Bu yol, acının sona ermesi için bir rehber kabul edilir. Meditasyon, bu sürecin temel araçlarından biridir. Ve yol boyu meditasyon aracılığıyla zihinsel, duygusal ve etik gelişimin sağlanması amaçlanır. Yolda; doğru görüş, doğru niyet, doğru konuşma, doğru eylem, doğru kazanç, doğru çaba, doğru farkındalık ve doğru konsantrasyon adımları vardır. Sekiz aşamalı yol amacından yola çıkarsak bilişsel davranışçı terapilerden üçüncü nesil davranış terapilerine ve farkındalık temelli terapilere benzetilebilir. 

Yukarıda da bahsedildiği gibi meditasyon uygulamaları ve yapılandırılmış anbean farkındalık temelli uygulamalar, 20. yüzyılın ortalarından itibaren psikolojik iyi oluş hedefiyle yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bunu sağlayan en önemli şey Budist felfesenin doktrinleri ile batı literatüründen doğan psikoloji biliminin ortaklaşan yanlarının giderek daha fazla görünür hale gelmesidir. Gelecek blog yazısında, psikolojik iyi oluş için sıklıkla kullanılan çeşitli meditasyon tekniklerine ve yapılandırılmış anbean farkındalık temelli uygulamalara detaylı şekilde değineceğim. 

Emine Özkan Veyselgil

Klinik Psikolog, Bilişsel ve Davranışçı Terapist

Yayımlandığı Tarih: 04/03/2025
image
  1. Olendzki, A. (2009). Mindfulness and Meditation. F. Didonna (Der.), Clinical Handbook of Mindfulness içinde (37-44). New York, NY: Springer.
  2. Wallace, B. A. (1999). The Buddhist Tradition of Samatha: Methods for Refining and Examining Consciousness. Journal of Consciousness Stıdies, 6, 175 187.
  3. Giraldi, T. (2019). Psychotherapy, Mindfulness and Buddhist Meditation. İsviçre: Springer.
  4. https://theconversation.com/the-problem-with-mindfulness-115648 
  5. Meshram, M. T. (2016). Concept of Tilakkhana (Three Marks Of Existence) Of Buddhism. International Research Journal of Indian languages, 5, 2.
  6. Van Gordon, W., Shonin, E., Griffiths, M. D. ve Singh, N. N. (2015). Mindfulness and the Four Noble Truths. E. Shonin, W. Van Gordon ve N. N. Singh (Der.) Buddhist Foundation of Mindfulness içinde (9-28). USA: Springer.
  7. Huxter, M. J. (2015). Mindfulness and the Buddha’s Noble Eightfold Path. E. Shonin, W. Van Gordon ve N. N. Singh (Der.), Buddhist Foundation of Mindfulness içinde (29-53). USA: Springer.
  8. Anderson, T., Suresh, M. ve Farb, N. (2019). Meditation Benefits and Drawbacks: Empirical Codebook and Implications for Teaching. Journal of Cognitive Enhancement, 3, 207-220.
  9. Şalcıoğlu, E. (2023). Bilişsel Davranışçı Terapilerde “Mindfulness” Uygulamaları [Eğitim notları]. DATEM.
  10. Özkan Veyselgil, E. (2023). Meditasyon uygulamalarının algılanan olumlu ve olumsuz etkileri (Yükseklisans tezi). Beykoz Üniversitesi.